Göz vücudumuzda hacim olarak çok küçük bir kısmı kaplamasına rağmen en önemli organlarımızdan birisidir. Klasik eğitimde 5 duyu organımızdan birisi olarak tabir edilen gözlerimizle gündelik hayatta beynimize gelen verilerin %85’ ini elde ederiz. Bu anlamda değerlendirildiğinde göz sağlığının vücut sağlığı ile ne kadar yakından ilişkili olabileceği anlaşılabilir.
Göz muayenesi erken bebeklik, çocukluk ve erişkinlik dönemlerinde periyodik olarak yapılmalıdır. Bebeklerde 2 aylık, 6 aylık ve 12 aylıkken göz muayenesi yapılmalı ve bir problem olmasa bile hayatın her döneminde göz muayenesi her yıl tekrarlanmalıdır.
GÖZ HASTALIKLARI
1. REFRAKSİYON (KIRMA) KUSURLARI
Genel olarak gözlük, kontakt lens veya refraktif cerrahi yöntemleri ile düzeltme gerektiren reaksiyon kusurları miyopi, astigmatizma, hipermetropi ve presbiyopi (40 yaş sonrası yakını görme sorunu) olarak 4 başlık altında değerlendirilirler. Tüm refraksiyon kusurları temelde uzağı görememeye sebep olmakla beraber hipermetropi ve presbiyopide tabloya yakın görme problemi de eşlik etmektedir.
Miyopi, temel olarak uzağı görememe şeklinde tarif edilebilir ve eksi numaralı gözlükler ile düzeltilir. Refraktif cerrahiye en uygun olan kırma kusurudur. Hipermetropi, çocukluk ve gençlik çağında sorun yaratmayabilir fakat özellikle bu dönemde yakın çalışmalar esnasında (ders çalışırken, kitap okurken vs.) göz yorgunluğu ve baş ağrısı gibi şikayetlere yol açabilir. Daha ileriki dönemde ise hem yakında hem de uzakta görme azlığı yapar. Artı numaralı camlarla düzeltilir. Astigmatizma, eksenel bir kırma kusuru olup bakılan bölgenin bulanık görülmesine sebep olur. Örneğin artı (+) şekline bakarken astigmatizması olan kişiler artının dik veya yatay olan kısmını bulanık görürler. Astigmatizma silindiril camlar ile düzeltilir, yine bazı astigmatizmalar refraktif cerrahi için uygundurlar. Presbiyopi ise 40 yaş sonrası ortaya çıkan yakın görme kusurudur. Yavaş yavaş ilerler ve 55-60 yaşta en üst düzeye ulaşır. Artı camlarla düzeltilir. Akıllı mercek cerrahisi ile presbiyopiyi düzeltmek de mümkündür.
Refraktif Cerrahi
Refraktif cerrahi kırma kusuru nedeniyle görme sıkıntısı çeken hastalara uygulanan girişimlerini tümünün ortak adıdır. Kornea veya lens cerrahileri olarak iki kısma ayrılır. Korneal refraktif cerrahilerin tümü temel olarak saat camına benzeyen gözümüzün en dış kornea tabakasındaki kırıcılığı değiştirerek gözlük kullanımını sonlandırmayı sağlarlar. Uygun hasta seçimi yapıldığında oldukça güvenli ve etkili cerrahilerdir. PRK, LASIK, LASEK, FLEX, SMILE gibi birçok alt tipi mevcuttur. Bu yöntemlerle uygun miyop ve astigmatizma tedavileri oldukça başarılı bir şekilde yapılabilmektedir. Hipermetropide ise hasta seçimi iyi yapıldığında yüz güldürücü sonuçlar alınabilmektedir.
2. KATARAKT ve GÖZ İÇİ LENSLERİ (AKILLI LENSLAR)
Katarakt gözün kornea ile beraber en önemli 2. Kırma organı olan şeffaf lensin, bu özelliğini kaybedip opaklaşmasıdır. Sıklıkla 50 yaş sonrası görülür. Fakat farklı sebeplere bağlı olarak doğuştan, bebeklik ve gençlik çağı kataraktlarına da rastlanmaktadır. Güncel olarak katarakt cerrahisi fakoemülsifikasyon (FAKO) yöntemi ile dikişsiz olarak yapılmaktadır. FAKO yöntemi ile dikişsiz katarakt cerrahisi son yıllarda büyük gelişmelere sahne oldu. Özellikle yani geliştirilen teknolojiler sayesinde, ameliyat esnasında hastaların tercihlerine göre takılan lensler sayesinde hastaların uzak ve yakın gözlüklerden kurtulma olanağı doğdu. Benzer bir şekilde astigmatik lensler sayesinde astigmatizması olan kişilerde de katarakt cerrahisi sırasında takılan astigmatik lenslerle düzeltmeler yapılabilmektedir.
3. RETİNA HASTALIKLARI ve VİTRORETİNAL CERRAHİ
Diyabetik Göz Hastalığı
Diyabet, sıklığı beslenme alışkanlığı ve hayat stili değişiklikleri nedeniyle sıklığı tüm dünyada artan bir hastalıktır. Küçük ve büyük damarları etkileyen diyabet, vücuttaki birçok organda hasara neden olabilmektedir. Göz diyabetin en ciddi etkilediği organlardan birisidir. Gözün ön segmentinde, göz kuruluğu, kırma kusurları ve erken başlangıçlı katarakta sebep olabilen diyabet, asıl sıkıntı yaratan hasarı gözün arka segmentinde yani retinada yapar.
Sarı Nokta Hastalığı
Sarı nokta hastalığı (yaşa bağlı makula dejenerasyonu) merkezi görmeyi sağlayan sarı noktanın yaşa bağlı bozulmasından kaynaklanan bir durumdur. İleri yaşlarda görmede azalma, ortayı görememe, düzensiz ve kesik görme, görmede kırılma gibi belirtiler ile kendini gösterir. Sarı nokta hastalığının kuru ve yaş tip olmak üzere iki tipi mevcuttur. %80-90’ını kuru tipi oluşturur. Kuru tip sarı nokta hastalığında sinir hücrelerinde yavaş yavaş hasarlanma meydana gelir. Bu durum zaman sürecinde yaş tipe dönebilir. Bu nedenle hastalığın takibi büyük önem taşır. Yaş tip sarı nokta hastalığında ise retina tabakaları arasına sıvı ve kan sızması sonucu merkez görme ciddi ve ani şeklide azalır.
4. DİĞER RETİNA HASTALIKLARI ve VİTREKTOMİ
Diğer retina hastalıkları, retinal delik ve yırtıklar, retina dekolmanı (retina ayrışması), sarı nokta üzeri zar oluşumu (epiretinal membran), maküla deliği vb çok çeşitli hastalıklardır. Bu hastalıkların bir kısmında lazer fotokoagulasyon gibi küçük işlemler gerekirken önemli bir kısmında ise ileri vitrektomi cerrahileri gerekmektedir.
5. GÖZ KAPAĞI HASTALIKLARI
Kapak kenarı iltihabı (blefarit), arpacık (hordeolum),şalazyon, kapak tümörleri (iyi ve kötü huylu),ksantelazma (kolesterol ve yağ içeren, sarı cilt altı lezyonlar), ektropion (kapak kenarının dışa dönmesi), entropion (kapak kenarının içe dönmesi), ptozis (göz kapağı düşüklüğü), blefarospazm (gözün çevresindeki kasın istemsiz kasılması), yüz felcine bağlı göz kapağının kapanamaması, yaşlanma ile kaşta ve üst göz kapağında düşme, ciltte bollaşma ve sarkma gibi göz kapağı hastalıkları hastalığın nedenine göre ilaç ya da ameliyatla tedavi edilmektedir.
6. ÇOCUKLUK ÇAĞI GÖZ RAHATSIZLIKLARI
Çocuklarda görmenin değerlendirilmesi ve göz muayenesi erken yaşlarda tedavi edilebilecek göz hastalıklarının zamanında tanısı için gereklidir. Doğumdan sonra 1-2 ay içinde doğumsal katarakt, gözyaşı yollarında tıkanıklıklar, konjenital glokom gibi tanılar için ilk muayene yapılmalıdır. 1 yaş civarında bebeğin takip yeteneğinin değerlendirilmesi ve kayma (şaşılık) muayenesinin yapılması önem taşır. 3 yaşına kadar okuma kartları ve resimler öğretilerek ilk görme ölçümü yapılabilir. 3 yaşından sonra da okul öncesi mutlaka her çocukta göz muayenesi tekrarlanmalıdır. Görme muayenesinde gözlük gerektiren bir bozukluk varsa gözbebeği büyütülüp uyum yeteneği ortadan kaldırılarak tekrar ölçüm yapılır. Göz bozuklukları (miyop, hipermetrop, astigmat), şaşılık, yeterli görsel uyarı alamadığı için göz ve beyin arasındaki görme yollarının tam gelişememesi manasındaki ambliyopi (göz tembelliği), gözyaşı kanal tıkanıklığı, çocukluk çağı kataraktları ve tümörleri bu yaş grubunda görülebilecek başlıca göz rahatsızlıklarıdır.
7. GÖZ TANSİYONU (GLOKOM)
Göz tansiyonu (glokom) sıklıkla göz tansiyonu yüksekliği ile seyreden görme sinirinin zarar görmesi sonucunda görme alanı kayıpları ve görme azlığına yol açan bir hastalıktır. Genellikle sinsi seyreder ve başlangıçta belirti vermez. Akut glokom krizi denen durumda ise göz tansiyonu aniden yükselir ve gözde kızarıklık, ağrı, bulanık görme, ışıklar etrafında renkli halkalar görme, mide bulantısı ve kusma gibi şikayetler olur. 40 yaş üstü bireylerde, şeker ve guatr hastalarında, üveiti olanlarda, ailesinde glokom öyküsü bulunanlarda, uzun süreli kortizon kullanan kişilerde glokom riski artmaktadır. Bu özelliklere sahip kişilerin, görme sinirindeki hasarın erken tespiti için düzenli göz muayenesi olmaları gerekir.
8. PREMATÜRE RETİNOPATİSİ (ROP)
Prematüre retinopatisi (ROP) erken doğan düşük doğum tartılı bebeklerin en önemli sağlık sorunlarından biridir ve kalıcı körlüğe sebep olabilir. Bu bebekler retina damar gelişimi tamamlanmadan doğarlar. Bebek doğduktan sonra damar gelişimi devam eder, ancak Prematüre bebekleri yaşatmak için yüksek konsantrasyonlarda verilen oksijen, gözdeki damarların anormal gelişmesine sebep olabilir ve prematüre retinopatisine yol açabilir. Gebeliğin 32. haftasından önce doğan, 1500 gr altındaki bebekler ROP için daha fazla risk taşımaktadırlar ve retina damarlanmaları tamamlanana kadar takip edilmelidirler. Prematüre retinopatisi doğumdan sonra en sık 6-8. haftalarda ortaya çıkar. Bu yüzden doğumdan sonraki 4. haftada veya 31-32. doğum haftasında ilk muayene yapılmalıdır. Retina damarlanması tamamlanana kadar retinopatinin evresine göre 1-2 hafta aralarla göz dibi muayenesi tekrarlanmalıdır.